27 Ocak 2010 Çarşamba


(Hit the road Jack and don't you come back no more, no more, no more, no more.)
(Hit the road Jack and don't you come back no more.)
What you say?
(Hit the road Jack and don't you come back no more, no more, no more, no more.)
(Hit the road Jack and don't you come back no more.)

Woah Woman, oh woman, don't treat me so mean,
You're the meanest old woman that I've ever seen.
I guess if you say so
I have to pack ma things and go. (That's right)

(Hit the road Jack and don't you come back no more, no more, no more, no more.)
(Hit the road Jack and don't you come back no more.)
What you say?
(Hit the road Jack and don't you come back no more, no more, no more, no more.)
(Hit the road Jack and don't you come back no more.)

well baby, listen baby, don't ya treat me this-a way
Cause I'll be back on my feet some day.
(Don't care if you do 'cause it's understood)
(you ain't got no money you just ain't no good.)
Well, I guess if you say so
I'd have to pack my things and go. (That's right)

(Hit the road Jack and don't you come back no more, no more, no more, no more.)
(Hit the road Jack and don't you come back no more.)
What you say?
(Hit the road Jack and don't you come back no more, no more, no more, no more.)
(Hit the road Jack and don't you come back no more.)

well!!
(don't you come back no more.)
you must be joking?
(don't you come back no more.)
what you trying to do to me?
(don't you come back no more.)
i came to talk it over
(don't you come back no more.)
i thaught we had a better understanding
(don't you come back no more.)
oh baby dont be so chicken
(don't you come back no more.)
you dont want to see me cry x2
(don't you come back no more.)
oh baby it isnt fair
ooh yeahh

6 Ocak 2010 Çarşamba


Bazen ben de terk edip gidebilsem keşke diyorum
İçimde bir İstanbul var ondan vazgeçemiyorum.

Belki sen de bir gün geçersin diye köprülerinden
Yakıp yıkamıyorum, koparıp da atamıyorum içimden

Hayat bu işte;
Kanatlanıp gitmek dururken
Dört duvar içinde hap solursun
Yaşamak için bir neden ararken
Ölmek için bulursun

Söyle; taşı toprağı altın olmuş kaç yazar ?
Delik testi umutlarım, akar altından azar azar.
Söyle, neye yarar yaşamak altın bir kafeste
Bir yanım seni beklerken, diğeri bekler ölümü ağır ağır

Hayat bu işte;
Kanatlanıp gitmek dururken
Dört duvar içinde hap solursun
Yaşamak için bir neden ararken
Ölmek için bulursun



4 Aralık 2009 Cuma


sabah erken çok erken,
caddede usul usul yürürken,
gönlüm birine kapıldı,
derken oltaya takıldı.

hey barmen bana bir bira,
yanımdaki fıstığa bir tekila,
sonunda geldim ben aşka,
bu barda geceler bir başka.

gece güzel çok özel,
ne çıkar gezsek beraber,
çok naz aşık usandırır,
bu geceler aşkın zamanıdır.

hey barmen bana bir bira,
yanımdaki fıstığa bir tekila,
sonunda geldim ben aşka,
bu barda geceler bir başka.

3 Aralık 2009 Perşembe


burada karanlığın ortasında
gölgelerin arasında
kör gecenin sabahında
beklerken
gelirken, giderken
susarken, söylerken
ararken, bulamazken
kolay mı yaşamak?
kolay mı savaşmak?
kolay mı ağlamak?
üstüme üstüme
koşa koşa, döke saça
basa basa, tıka basa
gözlerini aça aça
bana yavaş yavaş gelirken
yağmurun altında
bir çıkmaz sokakta
bir ölü yatıyor, duvarın arkasında
hayat fani
ölüm ani
sokaklar dar, her zamanki gibi
kim korkutuyor beni şehir mi?
niye korkuyor şehir deli mi?
kim bulamış onu pisliğe biri mi?
nereden çıkıyor çamurlu sular benden mi?
bu karanlık suratlar sizin mi?


2 Aralık 2009 Çarşamba


bulutların üstünden
bıraktım ben kendimi
sonunu düşünmeden
duygular sarınca beni
gizlice tuttum elini
yüzüne baktım usulca
gözlerin fısıldadı ah
mutluluğu yavaşça

çiçeklerin kokusu
dalgaların şarkısı
rüzgarın fısıltısı
bir sana bir de bana

bahçede hanımeli
gökyüzünde yıldızlar
yağmurun narin sesi
şimdi bir anlamı var
aşk nasıl da kırılgan
sus dedim ama olmadı
kalbimden ismin geçti ah
kimseler duymadı

çiçeklerin kokusu
dalgaların şarkısı
rüzgarın fısıltısı
bir sana bir de bana

1 Aralık 2009 Salı

sene 1341 mevsime uydum
sebep oldu şeytan bir cana kiydim
katil defterine adini koydum
eşkiya dünyaya hükümdar olmaz

sen üzülme anam benim dertlerim çoktur
çektiğim çilenin hesabi yoktur
yiğitlik yolunda üstüme yoktur
eşkiya dünyaya hükümdar olmaz

çok zamandır çektim kahrı zindanı
bize de mesken oldu sinop'un hani
firar etmeyilen buldum amanı
eşkiya dünyaya hükümdar olmaz

sinop kalesinden uçtum denize
tam üç gün üç gece göründü rize
karşı ki dağlardan gel oldu bize
eşkiya dünyaya hükümdar olmaz

bir yanımı sardı müfreze kolu
bir yanımı sardı varilcioğlu
beş yüz atlıylan kestiler yolu
eşkiya dünyaya hükümdar olmaz



sigaramin dumanina sarsam, saklasam seni
gitme gitme gittigin yollardan donulmez geri
gitme gitme el olursun sevdigim, incitir beni

yoklugun ah yol yol olsa uzasa, unutmam seni
gitme gitme gittigin yollardan donulmez geri
gitme gitme el olursun sevdigim, incitir beni

aksam vakti, sardi yine huzunler
kalbim yangin yeri, gel kurtar beni senden
aksam vakti, dolastim sokaklarda
yirtik bir afis, seni gordum duvarda

sigaramin dumanina sarsam, saklasam seni
yoklugun ah yol yol olsa uzasa, unutmam seni
gitme gitme gittigin yollardan donulmez geri
gitme gitme el olursun sevdigim, incitir beni

gitme gitme gittigin yollardan donulmez geri
gitme gitme el olursun sevdigim, incitir beni

Gün olur alır başımı giderim
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda..

Şu ada senin,bu ada benim
Yelkovan kuşlarının peşi sıra..

Gün olur başıma kadar güneş
Gün olur başıma kadar mavi
Gün olur deli gibi...

Gün olur alır başımı giderim
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda..

Şu ada senin,bu ada benim
Yelkovan kuşlarının peşi sıra..

Gün olur başıma kadar güneş
Gün olur başıma kadar mavi
Gün olur deli gibi...

Gün olur alır başımı giderim!..

istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
önce hafiften bir rüzgar esiyor;
yavaş yavaş sallanıyor
yapraklar, ağaçlarda;
uzaklarda, çok uzaklarda,
sucuların hiç durmayan çıngırakları
istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
kuşlar geçiyor, derken;
yukseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
ağlar çekiliyor dalyanlarda;
bir kadının suya değiyor ayakları;
istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
serin serin kapalıçarşı
cıvıl cıvıl mahmutpaşa
güvercin dolu avlular
çekiç sesleri geliyor doklardan
güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
başımda eski alemlerin sarhoşluğu
los kayıkhaneleriyle bir yalı;
dinmiş lodosların uğultusu içinde
istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
bir yosma geçiyor kaldırımdan;
küfürler, sarkılar, türküler, laf atmalar.
birşey düşüyor elinden yere;
bir gül olmalı;
istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.

istanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum;
dudakların ıslak mi, değil mi, biliyorum;
beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
kalbinin vuruşundan anlıyorum;
istanbul'u dinliyorum.



Salkım salkım tan yelleri estiğinde
Mavi patiskaları yırtan gemilerinle
Uzaktan seni düşünür düşünürüm
İstanbul

Binbir direkli Haliç'inde akşamlar
Adalarında bahar Süleynaiye'nde güneş
Ey sen ne güzelsin ey kavgamızın şehri
İstanbul

Boşuna çekilmedi bunca acılar
Büyük ve sakin Süleymaniye'nle bekle
Parklarınla, köprülerinle, meydanlarınla
Bekle bizi İstanbul

Tophane'nin karanlık sokaklarında
Koyun koyuna yatan çocuklarınla bekle
Bekle zafer şarkılarıyla geçişimizi
İstanbul

Haramilerin saltanatını yıkacağız
Bekle o günler gelsin gelsin İstanbul
Sen bize layıksın bizde sana İstanbul
İstanbul

Boşuna çekilmedi bunca acılar
Büyük ve sakin Süleymaniye'nle bekle
Parklarınla köprülerinle meydanlarınla
Bekle bizi İstanbul
doğu dalga dalga vurdu
taht bir yana şah bir yana
behrenginin soluğunda
taht bir yana şah bir yana

genç ölülerinin başında
onurlu gülü doğunun
ak kefenlere bürünmüş
ağır safevileri

mühürlenince kuyular
damardan kan akmaz oldu
kanı su ile yudular
taht bir yana şah bir yana

bir ağaç çiçeğe durdu
kanından rengini verdi

deli poyraz vurduğunda
donmasa çiçekleri

30 Kasım 2009 Pazartesi


Ben bir bülbül olsam
Ötsem bahçelerde
Her türkümde yaksam
Adını üzerine

Her sabah şakırım gülüm
Gülüm nina nina nay

Ben bir martı olsam
Uçsam denizlere
Rüzgarlara açsam
Giderim sehere

Her kanadımın çarpışla
Gülüm nina nina nay

Antalya'ya yolculuk...


dönmek, mümkün mü artık dönmek
onca yollardan sonra
yeniden yollara düşmek
neresi sıla bize, neresi gurbet
al bizi koynuna ipek yolları
üstümüzden geçiyor gökkuşağı
sevdalı bulutlar, uçan halılar
uzak değil dünyanın kapıları
neresi sıla bize, neresi gurbet
yollar bize memleket
gitmek, mümkün mü artık gitmek
onca yollardan sonra
yeniden yollara düşmek
neresi sıla bize, neresi gurbet
rakılı akşamlar, gün batımları
çocuk gibi ağlar yaz sarhoşları
olmamış yaşamlar, eksik yarınlar
hatırlatır herşey eski aşkları
neresi sıla bize, neresi gurbet
yollar bize memleket...